Ordu yemekleri denilince ilk akla gelenlerden birisi literatürde tirmit diye geçip yöre insanının tırmıt veya tavuk tırmıtı dediği mantar çeşididir. Aslına bakarsanız biz Ordu'lular her türlü mantara tırmıt deriz, tavuk tırmıdı, dağ tırmıdı gibi ama burada kitaplarda tirmit olarak geçen ve bizde tavuk tırmıdı denen türden bahsedeceğim.
Konumuz olan tirmitin ya da tırmıdın doğada yetişen iki çeşidi varmış; birisi kırmızı kahverengi tipi iğne yapraklı ağaç ve kayın ormanlarında yosunlar arasında gelişir, ateş sarısı tipi yalnızca kayın ve meşe ormanlarında bulunur. Ordu'da biizm fındık bahçelerinde daha çok ateş sarısı rengindekine rastlanıyor. Bu tür Temmuz ve Eylül arasında yapraklı ağaç meşçerelerinde bilhassa kayın ormanlarında ve sınırlarında, bazen de çam meşçerelerinde gelişiyormuş.
Tırmıt yağan yağmurun ardından kendini gösterir, dağlara, bahçelere yakın olan kişiler kendileri gidip tırmıt toplarlar. Çoğu evlerde tüketilir, kış için tuzlanır veya pazarlarda satılır. Bu sayede bağı bahçesi olmayanlar, toplamaya gidemeyenler ya da Ordu'yu sadece ziyarete gelenler de bu lezzetten nasibi alabilir.
Tırmıt çiğ olarak dahi yenebiliyor (tehlikeli olabilir, bilemiyorum), közde pişirilmeye veya tavada kızartılmaya da uygun ancak Ordu'da bu şekilde yemenin ziyan olduğu düşünüldüğünden olsa gerek, tırmıt çoğunlukla kavrulur. Yani kuru soğanla birlikte pişirilir.
Gel gelelim bu lezzet nasıl pişirilire... Gerekli olan malzemeler tırmıt, soğan ve azıcık tuz. (Bazı yerlerde domates, biber de konuyor ama hiç tavsiye etmiyorum, lezzetini yitiriyor)
Tırmıtlar güzelce temizlenip yıkanıyor ve doğranıyor. Bir tarafta da soğanlar yağda kavruluyor. (İçine ne kadar soğan koymanız gerektiği aslında size kalmış, ama yaklaşık olarak bir tabak tırmıda 1 orta boy soğan gibi bir ölçü alabilirsiniz, daha az veya daha fazla da olabilir) Soğanlar pembeleştikten sonra tırmıtlar içine atılıyor ve pişmeye bırakılıyor. İsteğe göre içine tuz atılıyor ve tırmıtlar piştikten sonra bu kavurma sıcak olarak yeniyor. (Suyunu tümüyle çekmesine izin vermezseniz daha bir lezzetli olur, suya batırılan ekmekle birlikte parmaklar da yenebilir)
Biz her ne kadar topladığımız tırmıtları topraktan söküp naylon poşete koysak, evde güzelce yıkayıp hatta doğrasak ve bu bize çok doğal da gelse belki bu konuda birazcık bilgiye ihtiyacımız var. İşte Türkiye'nin ilk ve tek mikoloğu (mantar bilimci) Jilber Barutçiyan'a göre mantar anayasası:
-Mantarlarla ilgili genelleme yapılmaz. Her mantarın kendine ait özellikleri vardır.
-Pek çok leziz mantarın doğada öldürücü benzerleri bulunur.
-Mantar toplamak için ihtiyacınız olan üç şey var: bıçak, fırça ve sepet.
-İncelemek için koparılan mantarlar mümkün olduğunca aynı pozisyonda yerlerine bırakılmalı ki spor atmaya devam edebilsinler.
-Bir haftadan önce zehirleyen mantar yoktur.
-Mantar naylon torbada saklanmaz.
-Mantar yıkanmaz. Yıkandığı andan itibaren lamellerinin arasına su girer ve mantarın tadı bozulur.
-Mantarı yıkamak zorunda kalırsanız hemen pişirmelisiniz.
-Mantar en az 20 dakika pişirilmelidir.
-Mantarda öldürücü doz kişinin kilosu başına 1 gramdır.
Dikkat!! Mantar toplamak kolay gibi gözükse de aslında oldukça tehlikeli bir iştir. Zehirli bir mantarın zehrinin açığa çıkması bir haftayla dört-beş ay içinde gerçekleşebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder